Sağlıkta Şiddet: Kadın Sağlık Çalışanları Hedefte

Sağlıkta Şiddet: Kadın Sağlık Çalışanları Hedefte

Sağlıkta şiddet pandemi sürecinde artarak devam ediyor.

Bir hafta içinde iki kadın meslektaşımız görevleri başında saldırıya uğramıştır. Önce Yozgat Bozok Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan öğretim üyesi Dr. Hayriye Mihrimah Öztürk görevi sırasında saldırıya uğramış, olay sonrasında meslektaşımızın bacağında ve ayak bileğinde kırıklar oluşmuş ve acilen ameliyata alınmıştır. Son olarak Dr. Meltem Puşuroğlu, Rize Devlet Hastanesi’nde poliklinikte muayene etmek üzere “Buyurun” deyip içeriye davet ettiği hastanın orakla saldırısına hedef olup yaralanmıştır. Erkek hastalar tarafından art arda gelen bu saldırıların tesadüf olmadığını biliyoruz. Şiddet, ülkemizin içinde bulunduğu toplumsal süreçte her alanda hızla artarken, sağlık çalışanları ve hekimler de çok boyutlu olarak şiddet ile karşı karşıya kalmaktadır. Parke taşları ile saldırıları, servis yakılmalarını, yoğun bakım basılmalarını kaygıyla izledik, hastanede barikatlarla kurtuluşlara şahit olduk. Son olarak da hastane içinde oraklı saldırıyla bizleri dehşete düşüren sağlıkta şiddet devam ederken, bakanlık gözünü kulağını kapatmaya devam ediyor.

Son bir yılda sağlık çalışanları, hekimler, tüm insanlık olarak, COVID-19 pandemisi ile mücadele ediyoruz. Ama pandemi sürecinde şiddet sarmalını ortaya çıkaran, besleyen başarısız ekonomik sosyal düzenlemeler ne yazık ki artarak devam etmektedir. Biz kadın sağlık çalışanları, hekimler olarak hem yaşadığımız hak kayıpları hem de kamusal ve özel alanda toplumsal cinsiyet rolleriyle mücadele ederken bir de sağlıkta şiddet ile karşı karşıya kalıyoruz. Araştırmalar gösteriyor ki kadın sağlık çalışanları erkek sağlık çalışanlarından daha çok şiddete uğruyor, sıklıkla sözel olmak üzere psikolojik, fiziksel şiddete maruz kalıyor.

Kadın sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti, kadına şiddetten ayıramayız. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yansımalarını, kadın sağlık çalışanlarının şiddete maruz kalma sıklığı ve şekli ile açıkça görüyoruz. Biliyoruz ki hekim olmak, kadın olmak şiddet haberleriyle medyada yer almak kader değil! Bir yandan kadına yönelik şiddete dur demek için İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken; diğer yandan hekime, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonlanması için etkili ve caydırıcı yasaların çıkması için mücadele veriyoruz. Artan şiddet olaylarından sağlıkta şiddet yasalarının etkin ve yeterli olmadığını görüyoruz. Hiçbir kamu kurumuna hatta alışveriş merkezlerine kontrolsüz girilemezken hastanelere orakla, silahla girilebilmesi kabul edilemez. Bütün yöneticilere sağlık çalışanları için güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması konusunda sorumlu olduklarını hatırlatıyor ve gereken kanuni düzenlemeleri acilen gerçekleştirmeye davet ediyoruz. Hem sağlık çalışanlarına yönelik hem de bütün kadınlara yönelik şiddete karşı mücadele için tüm kurumları uluslararası ve ulusal normların ve standartların yaşama geçirilmesi ve denetlenmesi için görevlerinin başına davet ediyor ve sorumluluklarını anımsatıyoruz.

Biz TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu olarak şiddete uğrayan meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu, sürecin takipçisi olacağımızı ve kadınların şiddete uğramayacağı, öldürülmeyeceği, haklarının ihlal edilmeyeceği bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğimizi duyuruyoruz.

TTB Merkez Konseyi

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu