11 YAŞINDAKİ M.A’NIN GAZ BOMBASI SONUCU ÖLÜMÜ-BASIN AÇIKLAMASI

11 YAŞINDAKİ M.A’NIN GAZ BOMBASI SONUCU ÖLÜMÜ-BASIN AÇIKLAMASI

g.b._b_3

Sayın Üyemiz;
28 Temmuz 2012 tarihinde gaz bombasının başına isabet etmesi sonucu 4 Ağustos 2012 tarihinde ölen 11 yaşındaki MA için gaz bombalarının sağlığa olan zararlı ve ölümcül etkilerini  anlatan  basın açıklaması İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın katılımıyla 7 Ağustos Salı günü Adana Tabip Odasında yapıldı.
Aşağıda sunulan basın metnini kurumlar adına Adana Tabip Odası Başkan Dr.Ali İhsan Ökten okumuştur.

Dr.Ali İhsan ÖKTEN
Başkanı 

g.b._b

  

g.b._b_2

 

BASINA VE KAMUOYUNA:
KONU: 29.07.2012 TARİHİNDE, ADANANIN YÜREĞİR İLÇESİ ANADOLU MAHALLESİ ÇUKUROVA CADDESİNDE  YAPILAN EYLEM SIRASINDA ALIŞVERİŞ YAPMAK İÇİN  “BAKKALA GİTMEKTE OLAN” 11 YAŞINDAKİ MAZLUM AKAY İSİMLİ ÇOCUĞUN ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN; “SOKAKTA SIKILAN GAZ BOMBASI OLAYI” İLE İLGİLİ AÇIKLAMAMIZDIR.

29.07.2012 tarihinde, Adananın Yüreğir ilçesi Anadolu Mahallesi Çukurova caddesinde yapılan protesto eylemi sırasında alışveriş yapmak için bakkala giden Mazlum Akay isimli çocuk;  güvenlik kuvvetlerinin rastgele attığı gaz bombası  nedeni ile başından ağır yaralanmış, komşularının yardımı ile  Adana Devlet Hastanesi Acil servisine kaldırılmıştır. Orada çekilen Bilgisayarlı Beyin Tomografisinde kafa tasında kırık, beyin ödemi ve kanama saptanan Mazlum Akay,  Beyin Cerrahi Yoğun Bakım ünitesine yatırılmış ve  kafa travması tanısıyla acilen ameliyata alınmış ancak tüm çabalara rağmen  04.08.2012 tarihinde yaşamını yitirmiştir.

Bu olay münferit bir olay değildir. Son zamanlarda toplumsal gösterilerde gaz bombalarının kullanımındaki artış giderek artmaktadır. Gösterilerde amaçsız bir şekilde kullanılan gazlar ölümcül sonuçları olan kimyasal silahlardır. Bu silah; yalnızca hedef alınanı değil aynı zamanda hava ile dağılımı nedeniyle çevresindeki tüm toplumu etkileyecek şekilde yayılmaktadır.

Gaz bombalarının ani etkileri arasında; göz yaşarması, hapşırık, öksürük, zorlu soluma, gözlerde ağrı, geçici körlük, göz kapaklarında, boğazda ve midede tahriş, bulantı, kusma, ishal ve deride tahriş, tansiyon yüksekliği gibi çok değişik semptomlar gözlenir. Bununla birlikte astım ataklarına neden olduğu, yüksek miktarlarda ise solunum fonksiyonunda bozukluk meydana getirdiği bilinmektedir. Yüksek miktarlarda gaza maruz kalmanın kalp yetmezliği, karaciğer hasarı ve ölüme neden olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmıştır. Bir savaş silahı olarak toplumsal olaylarda kullanımının yasaklanması gereken gaz bombası başa isabet ederek kafa travması ve bunun sonucu sakat kalma veya ölümlere de neden olabilir. Nitekim Mazlum Akay’da gaz bombasının dış kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ateşli silah yaralanması diye tanımlayacağımız bir kafa travmasına maruz kalmıştır.

Sağlık bakanlığı gaz bombalarının kimyasal silah olduğunu bilmektedir. İçişleri bakanlığı kimyasal silah olan gaz bombalarının ani etkilerinden haberdardır. Savunma bakanlığı ne yazık ki konu ile ilgisi bulunmadığını belirtmektedir. Emniyet güçleri ise giderek daha fazla gaza ihtiyaç duymakta; öngörülen stoklar yetmemektedir. Oysa geçtiğimiz yıllarda hastane bahçesinde hastaları dahi tehlikeye atarak fütursuzca kullanılan; bir insanın ölümüne neden olduğu kanıtlanan biber gazlarının etkileri konusunda yetkililer yeterince  deneyim sahibi olmuşlardır.

Zararlı etkilerinin geçici olduğu, sonuçlarının uzun sürmediği iddia edilen biber gazı da dahil olmak üzere  bugüne kadar birçok kişi yaşamını yitirmiştir. Biber gazından ilk ölüm 2007 yılında 1 Mayıs kutlamalarında polisin attığı gaz bombası İbrahim Sevindik’in fenalaşmasına ve kalbinin durmasına yol açmıştır. 2011 yılında Hopa’da meydana gelen olaylarda, polisin gaz kullanımı nedeniyle Metin Lokumcu’nun gazdan etkilenerek yaşamını yitirmesi bu gazların aynı zamanda öldürücü olduğunun da önemli bir olumsuz örneğidir. Silopi de ise  başına gaz bombası isabet eden ve ağır yaralanan 13 yaşındaki Doğan Teyboğa, kaldırıldığı hastanede acilen ameliyata alınmış ancak tüm uğraşılara rağmen hayatını kaybetmiştir. En son olarak  astım hastası olan ve bunu polislere belirten  30 yaşındaki Çayan Birben,  buna rağmen polisin sıktığı biber gazı nedeniyle komaya girerek ölmüştür.

Ülkemizde Kimyasal Silahların Geliştirilmesi Üretilmesi, Stoklanması ve Kullanımının Yasaklanması Hakkındaki Kanun’a atfen kullanılmasında sakınca olmadığı belirtilmektedir. Buna dayanarak gazların kullanımına dair yasal bir sınırlama olmaması bu tür gazların kullanımını her geçen gün arttırmaktadır. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 10.04.2012 tarih 9829/07 numaralı kararıyla “kontrol altındaki kişi ve gruplara” yönelik olarak yaygın uygulanan  “göz yaşartıcı gaz” kullanımını ilk kez, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin işkence ve diğer kötü muamele yasağını düzenleyen 3. maddesinin ihlali olarak değerlendirmiş ve Türkiye’yi mahkum etmiştir.

Toplumsal gösterilerde kimyasal silah olan gazların kullanılması kesinlikle çok sakıncalıdır, hatta öldürücü olduğu ülkemizdeki uygulamalarında da ne yazık ki kanıtlanmıştır. Güvenlik kuvvetleri kimyasal ajanları bir olayı kontrol altına almak için kullanmaktan ziyade bir mahalleye korku salma, insanları sindirme, evlerine “hapis etme” amacı ile uygulamaktadır.  Üstelik her tür toplumsal olayda kontrolsüz biçimde, aşırı miktarda, kısa ve çok kısa mesafeden uygulanması “alışkanlık” haline getirilmiştir. Türk Tabipleri Birliği ve Adana-Osmaniye Tabip Odası bu durumu çok derin bir kaygıyla karşılamakta ve kabul edilemez bulmaktadır. İçişleri, Savunma ve Sağlık Bakanlıkları’nı kullanılan gazlara ilişkin ivedilikle önlem almaları, halkın üzerine silah sıkılmasına son vermeleri için uyarıyoruz.

Adana Osmaniye Tabip Odası
İnsan Hakları Vakfı
İnsan Hakları Derneği
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Adına

Dr.Ali İhsan ÖKTEN
Adana Tabip Odası Başkanı