Değerli Meslektaşlarım,
Türkiye, adım adım nükleer bataklığa sürüklenirken, hükümet hayati önemdeki bu konuda karar alırken hertürlü hukuksal denetimden kaçmaya çalışmaktadır. Adana Nükleer Karşıtı platform olarak Türkiye’nin geleceği nükleer tehdit altındayken 12 Haziran’da halkımızın gerçek temsilcilerini TBMM’deki sayısını arttırmaya yönelik çağrı olarak, 9 Haziran 2011 saat 12.00’da Adana Elektrik Mühendisleri Odası’nda basın açıklaması yapılmıştır.
Basın açıklamasını Prof.Dr.Figen Doran yapmıştır. Adana-Osmaniye Tabip Odası adına Tabip Odası Başkanı Dr.Resmiye Kaya katılmıştır.
Basın açıklaması metni ve fotoğraflar aşağıda sunulmuştur.
Bilgilerinize sevgi ve saygılarımızla, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Dr.Nuh Demirpas
Adana-Osmaniye Tabip Odası
Genel Sekreteri
12 HAZİRAN’DA NÜKLEERE KARŞI ÇIKMAYANA OY YOK
Türkiye, adım adım bir nükleer bataklığa doğru sürükleniyor. Hükümet, hayati önemdeki bu konuda karar alırken her türlü hukuksal denetimden kaçmaya çalışıyor. Nükleer santralleri çevresel etki değerlendirme sürecine tabi kılan yargı kararları yok sayılıyor. Rusya ile biçimsel olarak yapılan uluslararası anlaşma ile karar alma aşamasında TBMM’nin yani Türkiye halkının iradesi yok sayılıyor.
Mersin ve Sinop’ta yaşayan yurttaşlarımız başta olmak üzere Türkiye halkının büyük çoğunluğu nükleer santrallere karşıdır. Bu çoğunluğa karşılık az sayıda milletvekili nükleer santral kurulmasına karşı mücadele edebilmektedir. Nükleer karşıtı platform olarak Türkiye’nin geleceği nükleer tehdit altındayken 12 Haziran’da halkımızı gerçek temsilcilerimiz olan nükleer karşıtı milletvekillerinin TBMM’deki sayısını arttırmaya çağırıyoruz.
Nükleer enerji sorunu, bir teknoloji sorunu olmanın ötesinde siyasi bir tercih sorunu haline gelmiştir. Başta Almanya, İsviçre, Japonya gibi ülkeler olmak üzere birçok ülke nükleer enerjiden vazgeçtiğini açıklarken, AKP kendi otoriter ve antidemokratik iktidarına yakışan nükleer bir vizyon edinmeye çalışmaktadır. Yaşam hakkımız emperyalist enerji politikalarının taşeronlarına kimin çıkarı için feda edilmektedir. AKP, Rusya ile olan anlaşmanın ağır şartlarını neyin bedeli olarak kabul etmiştir.
Nükleer karşıtı olmak; yaşamı ve yaşama hakkını savunmak, doğanın sömürüsüne ve talan politikasına karşı durmak, ekosistemi korumaktır. Nükleer enerji en kirli, en tehlikeli, en pahalı enerji üretim biçimidir. Daha fazla enerji tüketmek gelişmişlik ölçüsü olarak gösterilmeye çalışılarak doğal yaşam alanları yağmalanmaktadır. Bir taraftan enerji oburu bir toplum yaratılmaya çalışılıyor bir taraftan da yaşama hakkımızı referanduma sunmak istiyorlar.
Halkımızın büyük çoğunluğu nükleer santrallere karşıdır. Nükleer karşıtlarının sesinin halkın en yüksek kürsüsünde dile getirilmesine ihtiyaç vardır. İşte tam da bu nedenle;
Oylarımız ancak nükleer santral ve silahlardan arındırılmış bir Türkiye ve Dünya hedefi olanlara,
Oylarımız yaşamdan, doğadan ve emekten yana olanlara,
Oylarımız nükleer karşıtı olanlara,
NÜKLEERE GEÇİT’DE YOK OY’DA YOK!
Adana Nükleer Karşıtı Platform – 9 Haziran 2011