Değerli Meslektaşlarım,
14 Mart Tıp Haftası-2012 nedeniyle 14 Mart 2012 günü saat 12.30’da Atatürk Parkı’nda buluşularak, Dörtyolağzındakı SGK İl müdürlüğü önüne yürüyüş yapılarak gelindi. SGK İl müdürlüğü önünde basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklamasını Adana-Osmaniye Tabip odası Genel Sekreteri Dr.Nuh Demirpas okumuştur.
Yürüyüş ve basın açıklamasına çok sayıda hekim meslektaşlarımız, sağlık emekçileri ve diğer meslek-kitle örgütlerinden katılımcılar katılarak destek vermişlerdir.
Bilgilerinize sevgi ve saygılarımızla, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Dr.Nuh Demirpas
Adana-Osmaniye Tabip Odası
Genel Sekreteri
BASIN AÇIKLAMASI METNİ
Değerli Basın Emekçileri, Değerli Hekimler, Değerli Tüm Sağlık Emekçileri Arkadaşlarım ve Adana Sağlık Hakkı Meclisinin Tüm Üyeleri Yani Halkımız,,,,
Bu gün 14 Mart….
Tıp mesleği en yetenekli, çalışkan ve kendini adamış öğrenciler için çekiciliğini korumaya devam etmektedir.
Yazılı tarihin hemen hemen tümünde ve dünyanın hemen her yerinde hekim olmanın özel bir anlamı vardır. İnsanlar en önemli gereksinimleri için, ağrıdan ve acıdan kurtulmak ve sağlıklarına yeniden kavuşmak için hekimlere başvururlar..bedenlerine dokunmalarına izin verirler. Bunu yaparlar, çünkü hekimlerin kendileri için en iyisini yapacağına güvenirler. (Dünya Tabipler Birliği’nin Tıp Etiği Elkitabı)
Evet bu gün 14 Mart….İlk olarak 14 Mart 1919’da işgal altındaki İstanbul’da tıbbiyelilerin işgale tepkisinin bir ifadesi olarak başlayan tıp bayramı kutlamalarının!!!! bu yıl 93. sünü yapmaktayız. 14 Mart aslında hekimlerin antiemperyalist özünü ve refleksini göstermektedir.
Anma, kutlama, bayram günlerinin gerekçesi bellidir: değerbilirlik.
14 Mart günü de böyledir, özünde toplumun bu duygu ve düşüncesini ifade etmesidir.
Bizler topluma, hastalarımıza en iyisini yapmak, “önce hastalarımız ve onlar için en iyi olan” diyerek çalışmak için varız. Topluma bize güvendiği, bugüne dek bize verdiği değer için minnet duygularıyla buradan teşekkür ediyoruz.
Ne var ki hekimler her şeyin değersizleştirildiği bir Türkiye ortamında yaşadığımızı ve bunun kendileri ve halkımız için de geçerli olduğunun farkındadırlar. Türkiye her şeyin değerini değil fiyatını bilen bir anlayışla yönetilmektedir.
Günümüzde ise sağlıkta dönüşüm, GSS gibi uygulamalarla rekabetin, paranın , ticaretin, kar amacının ön plana çıkarıldığı, hekimlerin her geçen gün özlük haklarını kaybettiği, her türlü, şiddete maruz kaldığı zor bir dönemeçten geçiyoruz.. Tüm hekimlerin ve tüm sağlık emekçilerinin her zamankinden çok birlik içinde ve dayanışma halinde olmaya ihtiyacı var.
Bizler; bu birlik ve dayanışmayı işte burada Adana Sağlık Hakkı Meclisi olarak göstermekteyiz ve mücadelelerimizi hep birlikte yapmaya kararlıyız.
Ancak yaşanan tüm olumsuzluklara ve her şeye rağmen mesleğini özveri ile yapan, sağlığın bir hak olduğu bilinci ile eşit, ulaşılabilir, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti sunmak, mesleğin değerlerini korumak ve geliştirmek gayreti içinde olan biz hekimler ;
Ülkemizde ilk defa 14 Mart’ın kutlandığı 1919’da işgal altındaki İstanbul’da nasıl emperyalist güçlere karşı her türlü zor ortamda dahi kendilerini göstermiş ve savaşmış iseler; şimdi de ileri demokrasi uygulandığı iddia edilen 21.yüzyılımızın Türkiye’sinde toplumda yaşayan tüm insanlarımız için normalde insan hakkı olan sağlık hakkımızın adım adım uluslar arası tekellere ve sermayeye pazarlanmaya çalışıldığı, hekimlik ve sağlık emekçilerinin mesleki kazanımlarının iyileşeceğine daha da kötüleştiği, modern tıp eğitiminin varlığı ve/veya yokluğunun sorgulandığı ve hatta ciddi ciddi sorgulandığı, bilimin yuvası olan üniversitelerin mumla arandığı,üfürükçülerin cirit attığı ve bilimsel olmayan tedavi yöntemlerinin uygulanmaya çalışıldığı, şantiyelerde taşeronların kölesi olarak kabul edilen işçilerin yanarak can verdiği, MİT ve 4+4+4 gibi düzenlemelerin mecliste jet hızıyla çıkarıldığı ancak İş Sağlığı ve güvenliği Yasası’nın 8 yıldır hala çıkarılmadığı, canlarımızın yakıldığı ve insanlık suçunun işlendiği Sivas katliamının sorumlularının zaman aşımı bahane edilerek aklandığı ve üstünün kapatılmak istendiği, eğitim sistemini sabahtan akşama değiştirmek ve kimseyle görüşmemek ve görüştürmemek için her türlü faşizan baskıların, saldırıların hem de bu “millet iradesinin yansıdığı” yer olduğu iddia edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dahi sürdürüldüğü, Sağlık Bakanlığının, sağlık holdingine dönüştürüldüğü, kamu-özel ortaklığı ile riski devletin alıp karı yerli/yabancı tekellerin toplayacağı katrilyonlarca liralık soygunların olacağı, halkımızın katkı-katılım payı-ilaç yüzdesi-kutu başı ilaç parası ödemesinin dışında birde zorunlu genel sağlık sigortası primi ödediği, acillerin dahi ücretli olduğu, özel hastanelerde “ilave ücret” adı altında alınan tabiri caizse satır parasının resmileştiği, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin, güvencesiz, esnek,kuralsız, kölece çalıştırıldığı ülkemizde hekimler ve sağlık emekçileri yine de bu emperyalist ve faşizan saldırılara karşı mücadelelerini tüm halkımızla birlikte sürdüreceklerdir.
Buradan sesleniyoruz: Sağlık Bakanlığı Türkiye’de hekimleri –ne yazık ki- kaybetmiştir. Hükümetin yürüttüğü hürmetsiz yaklaşım ve hekimliği itibarsızlaştırma politikası sağlık alanında uygulanan şiddette somutlanmaktadır. Her gün bize yansıyan, en az bir fiziksel şiddet olayıyla karşı karşıyayız.
Kuşkusuz Türkiye’de her alanda şiddet artmıştır ve gerekçesi -sağlık alanı için de geçerli olduğu gibi- uygulanan politikalardır.
Buradan sesleniyoruz. Bugün için tek bir talebimiz vardır: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sağlık alanındaki şiddeti, nedenlerini açıklıkla araştırmak üzere bir inceleme başlatması.
Eğer bu konuda etkisi olacak herhangi bir makam, kurum, kişi varsa, bekliyoruz, girişimde bulunmalıdır. Evet bu bir alarm çağrısıdır…..
Bizler bunun Dikkate alınacağı umudunu taşıyarak; hekimler ve tüm sağlık emekçileri için can güvenliği, tek tek bireyler ve toplum için sağlık ve iyilik dileklerimizi paylaşıyoruz.
Hepimize kolay gelsin.
ADANA SAĞLIK HAKKI MECLİSİ adına;
Dr. Nuh DEMİRPAS
Adana-Osmaniye Tabip Odası
Genel Sekreteri