9 Saatlik Mesai Ve Yeni Muayenehane Açma Tebliğini Protesto

9 Saatlik Mesai Ve Yeni Muayenehane Açma Tebliğini Protesto

t1_4

Değerli Meslektaşlarım,
18.8.2010 Perşembe günü (bugün) Adana il Sağlık Müdürlüğü bahçesinde bir araya gelen Adana Tabip Odası ve Ses Adana Şubesi temsilcileri; 8 Saatlik mesai saatinin 9 saate çıkarılmasını, radyoloji çalışanlarının mesai saatlerinin artırılmasını protesto etmek, toplu sözleşme taleplerini ve Seyhan Uygulama Hastanesi’nde işten çıkarılacak olan taşeron olarak çalışan hemşire ve  personellere destek olmak amacıyla basın açıklaması yapılmıştır.
Basın açıklamasını Adana Tabip Odası Başkanı Dr.Rıza Mete ve Ses Adana Şube Başkanı Dr.Mehmet Antmen okumuşlardır.
Bilgilerinize sevgi ve saygılarımla,

Dr.Nuh DEMİRPAS
Adana Tabip Odası
Genel Sekreteri

t1_3

BASINA VE KAMUOYUNA

Yine bir toplu görüşme sürecindeyiz. Yıllardır yasal ve meşru toplu sözleşme hakkımızı tanımayan, kullanılmasını engelleyen iktidar bu yıl da aynı oyunu tekrarlamaktadır. Bugün, toplu iş sözleşmemizi görmezden gelenleri uyarmak, toplusözleşme hakkımızın uygulanmasını ve taleplerimizi ifade etmek için buradayız.

Ülkemiz sağlık sistemi, piyasanın sömürü çarkına terk edilirken sağlık ve sosyal hizmet alanında çalışma ortamı hiç olmadığı kadar parçalanmış ve karmaşıklaştırılmıştır. Çalışanlar her türlü ayrımcılık kullanılarak ya birlikte örgütlenmeleri engellenmiş ya da kendi yandaş güdümlü sendikalarına katılmaya zorlanmışlardır. Sendikamıza her yıl yaklaşık 10 bin yeni üye yapılmasına rağmen akıl almaz, ahlaki olmayan yöntem ve baskılarla üyelerimiz istifa ettirilmektedirler. Her türlü iktidar gücü kullanılarak yönetici ofisleri (devlet daireleri) yandaşların ön kayıt bürosu gibi çalışmakta yöneticiler de bu sendikaların komiseri gibi davranmaktadırlar.

Bu baskılar yetmezmiş gibi Adana’ya özel olarak Yönetim Kurulu üyemiz ve temsilcilerimiz geçici görevlerle, işyeri değişiklikleri ile yıldırılmaya, 4688 sayılı Sendikalar yasasının temel ilkeleri ayaklar altına alınmaya ve sendikal mücadele engellenmeye çalışılmaktadır.

Uygulanan istihdam politikaları ile aynı işi yapan emekçiler memur, sözleşmeli, vekil, taşeron işçisi diye parçalanırken, aynı işi yapan emekçilere “performans” adı altında farklı ücret verilerek bu parçalanmışlık güçlendirilmektedir.

Uygulanan sağlık politikaları ile koruyucu hekimliğin sistematiği bozulmuş ve işlemez hale getirilmiştir. Tam gün yasası ile çalışma saatleri 40 saate indirilmiş ancak çıkarılan genelge ile 45 saat uygulaması devam ettirilmektedir. Radyoloji çalışanlarının ise günlük 5 saat olan çalışma süreleri 7 saate çıkarılmış ancak röntgen ünitelerindeki güvenli çalışma ortamının uluslararası standartlara yükseltilmesi için hiçbir önlem alınmamıştır.

Uygulanan sağlık politikaları ile temel bir insan hakkı olan sağlıklı yaşama hakkı artık bir piyasa malı haline getirilmiş, katkı ve katılım payları ile sağlığa ulaşımda kişiler parasına göre sınıflandırılmış ve sağlığa ulaşımları engellenmiştir.

1 Ekim 2012’den itibaren tüm hükümleri yürürlüğe girecek Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası ile sağlık sigortası primi ödemeyecek aile, hane kalmayacaktır. Sağlık Bakanlığı sağlık emekçileri de dahil tüm yurttaşlara devletin ne kadar sağlık hizmeti sunması gerektiğini Sosyal Güvenlik Kurumuna bırakarak kendi varlık nedenini tartışılır hale getirmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu ise sürekli yayınladığı tebliğlerle çalışanların ve emeklilerin korkulu rüyası olmuştur.

Sıra kamu hastanelerini piyasa emrine sunmaya gelmiştir. Referandumdan hemen sonra gündemin öncelikli maddesi olarak Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı yasalaştırılarak devlet hastanelerinin satışının adımları atılmak istenmektedir. Bu adım sağlıkta yıkımın sondan önceki adımlarıdır. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ve tüm halkımızın bu yıkıma dur demesi ve mücadele etmesi kaçınılmaz görevidir.

İŞKOLUMUZA DAİR TİS TALEPLERİMİZ

– 657 deki değişiklik tasarısı geri çekilmelidir,
– Temel ücret insanca yaşayacak düzeye getirilmeli, işkolumuzdaki herkese sağlık ve sosyal hizmet tazminatı ödenmelidir
– Her türlü ek ödeme aynı işi yapanlara eşit dağıtılmalı ve emekliliğe yansıtılmalıdır,
– Sözleşmeli, vekil, taşeron uygulamasına son verilerek güvenceli istihdam sağlanmalıdır. İşkolumuzdaki personel eksikliği güvenceli istihdam ile giderilmelidir.
– Sağlık emekçilerine dayatılan günlük 9 saat mesai uygulamasına son verilmeli, günlük mesai kesintisiz 8 saat uygulanmalıdır.
– Tüm radyoloji birimleri kanun ve yönetmeliklerdeki standartlara uygun hale getirilmeli, kişi başına düşen çekim sayıları azaltılmalıdır.
– Meslek hastalıkları, iş kazası ve iş güvenliği ile ilgili önlemler alınmalı, yasal mevzuatlar hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.
– Meslek ve görev tanımları ile ilgili belirsizlikleri ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler yapılmalıdır
– Kadına yönelik ayrımcılık kaldırılmalı, çalışma yaşamında eşitlik sağlanmalıdır,
– Ebeveyn izni ve 24 saat açık kreş hakkının gereği yapılmalıdır.
– Demokratik çalışma ortamı sağlanmalı, baskı, sürgün, tutuklama ve göreve son vermeler durdurulmalı, tutuklu arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır.
– Sağlıktaki her türlü katkı ve katılım payları kaldırılmalı, sağlık hizmetleri her düzeyde eşit, ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir olmalıdır.
– Evrensel değerlerle uyumlu, çalışma yaşamını demokratikleştirecek, toplumsal barışı sağlayacak, özgürlükçü demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır.

Bütün kamu çalışanlarının haftalık çalışma süresi kırk saat iken sağlık çalışanlarınınkini kırk beş saat olarak düzenleyen 2368 sayılı Kanun 30 Temmuz 2010 Cuma günü yürürlükten kalktı. Ancak, sağlık çalışanları haftalık kırk, günlük sekiz saat çalışma hakkından sadece 2 Ağustos 2010 Pazartesi günü yararlanabildi. Çünkü; Sağlık Bakanlığı 3 Ağustos 2010 günü bir Genelge yayınladı.

Genelgeyle;
Sanki bir doktor,
yaptığı ameliyatı yarıda bırakabilirmiş,
yaptırdığı doğumu erteleyebilirmiş,
durumu kötüleşen hastasına müdahale etmeyi geciktirebilirmiş,
acil servise başvuran hastasını bekletebilirmiş,
yoğun bakım hastasını kaderine terk edebilirmiş gibi,
Sanki hastanelerde “siesta” yapmak mümkünmüş gibi,
Saat on iki ilâ on dört arasında “öğle tatili” yapılması öngörülüyor. “Münavebeli olarak” ve “kurumdan ayrılmamak” şartıyla.

Böylece bütün sağlık çalışanlarının çalışma süreleri, fiili olarak tekrar günlük dokuz, haftalık kırk beş saate çıkarılıyor. Oysa akla, mantığa, vicdana ve hukuka aykırı bu düzenleme uluslararası uygulamalara da uymamaktadır.

Sağlık Bakanlığı 3 Ağustos 2010 günü bir de Yönetmelik değişikliği yaptı. Artık, özel hekim muayenehanelerinde en az on altı metrekare hasta muayene odası, en az on metrekare pansuman odası, en az yirmi metrekare bekleme salonu, en az yüz on santimetre genişliğinde kapılar, en az seksen santimetre genişliğinde asansör bulunacak. Binanın yapı kullanma izin belgesinin aslı ve depreme dayanıklılık raporu da unutulmayacak.

Mevcut muayenehaneler de bir sene içinde bu koşullara uygun hale gelecek. Yoksa valilikçe faaliyeti durdurulacak!

Kısacası; bundan sonra muayenehane açmak fevkâlâde zorlaşacağı gibi mevcut olanların büyük çoğunluğu da bir yıl içinde kapanmaya zorlanacak. Sağlık Bakanlığı bunları yeterli görmemiş olacak ki duyumlarımıza ve çok sayıda gelen bildirime göre aynı zamanda kamu-özel hastane yöneticileri, başhekimler ile bir araya gelerek, sağlık müdürlükleri aracılığıyla muayenehanesi olanları, işyeri hekimlerini işlerini bırakmaya zorluyor. Danıştay kararına rağmen hala döner sermayeli sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin işyeri hekimliği yapamayacağını, görevlerine son vermelerini söylüyor.

Adana Tabip Odası  ve Türk Tabipler Birliği bu anlamda her türlü fiili mücadeleyi gündemine alarak değerlendirecektir ve her iki düzenleme ile ilgili Hukuki süreci gereken özenle yürütecektir.

Emeğimizin değersizleştirilmesine, işgücümüzün ucuzlatılmasına yönelik saldırılar cevapsız kalmayacak, yürüttüğümüz mücadeleyi önümüzdeki dönemde bütün hekimler, bütün sağlık çalışanlarıyla birlikte yükselterek sürdüreceğiz.

Sağlık Bakanlığı gibi önemli bir makamı işgal edenlerin bu kararlara saygı göstermesi olgunlukla karşılaması ve doğabilecek sorunlar nedeniyle sürecek süre için yeniden kamu yararına düzenlenmesi amacıyla muhataplarıyla çözüm için bir araya gelmeyi sağlaması beklenirdi ama Sağlık Bakanlığı yargı kararlarını hiçe saymaya ve fiili olarak uygulamamaya çalışıyor.

Bizler, Adana Tabip Odası ve SES Adana Şubesi olarak kurulduğumuz günden bu yana sağlıkta taşeron çalıştırmaya karşı da mücadele etmeye, taşeron çalışanların sorunlarına ortak olmaya, onlarla birlikte kadrolu, iş güvenceli çalışma ortamının yaratılması mücadelesini vermeye çalıştık.

Ancak son günlerde Seyhan Uygulama Hastanesi�nde Güçlü Medikal bünyesinde çalışan 70�e yakın taşeron sağlık emekçisinin işten çıkarılacağı söylentisi yayılıyor. Biz yetkilileri buradan bir kez daha uyarıyoruz. Taşeronlaşmayı sağlıktan tamamen çıkarın. Şu an çalışmakta olan tüm sağlık emekçilerini kadroya alın. Eşit işe  eşit ücretin ve iş güvencesinin olduğu bir ortam yaratılması mücadelemizin önünü kapamayın.

Şunu çok iyi bilin ki; işten çıkarılanlar gerek hukuksal alanda ve gerekse de demokratik alanda haklarını sonuna kadar arayacaklar ve bizler de bu arkadaşlarımızın en yakın destekçileri olacağız. 19.08.2010

ADANA TABİP ODASI | SES ADANA ŞUBESİ