Değerli Meslektaşlarım,
Adana-Osmaniye Tabip Odası, Adana Eczacı Odası, Pratisyen Hekimlik Derneği Adana Şubesi, Türk Sağlık-Sen Adana Şubesi, SES Adana Şubesi, Devrimci Sağlık-İş, Adana Şubesi ve Hasta Hakları Derneği Adana Şubesi üyelerinden oluşan Adana Sağlıkçılar Meclisi ilk toplantısını 28 Kasım 2011 Pazartesi günü saat 12.30’da Adana Numune Hastanesi önünde yapmışlardır. Basın açıklamasını Adana Sağlıkçılar Meclisi adına Adana-Osmaniye Tabip Odası Başkanı Dr. Resmiye Kaya, 663 Sayılı KHK Sonuç maddeleri’ni de oylamaya sunmak için Asistan Dr. Perihan Yasemen Canöz okumuştur.
Toplantıda “Kanun Hükmünde Kararname ile Sağlığa Vurulan Darbe” okunmuş ve oylanmış ve oy birliği ile “Yok” hükmünde sayılmıştır.
Konu ile ilgili açıklamalar ve fotoğraflar aşağıda bildirilmiştir.
Bilgilerinize sevgi ve saygılarımızla, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Dr.Nuh Demirpas
Adana-Osmaniye Tabip Odası
Genel Sekreteri
HASTANE ÖNÜNDE SAĞLIKÇILAR MECLİSİ TOPLANDI
Adana Sağlıkçılar Meclisi sokakta oyladıkları 663 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararlara(KHK) oy birliği ile HAYIR diyerek “Yok Hükmünde” sayıldı.
Adana-Osmaniye Tabip Odası, Adana Eczacı Odası, Pratisyen Hekimlik Derneği Adana Şubesi, Türk Sağlık-Sen Adana Şubesi, SES Adana Şubesi, Devrimci Sağlık-İş, Adana Şubesi ve Hasta Hakları Derneği Adana Şubesi üyelerinden oluşan Adana Sağlıkçılar Meclisi ilk toplantılarını Adana Numune Hastanesi önünde Hacı Ömer Sabancı Caddesine koydukları kürsü ile gerçekleştirdi.
Hekimlerin, Hemşirelerin, Eczacıların, Sağlık Çalışanlarının ve Hastaların katıldığı Adana Sağlıkçılar Meclisi adına basın açıklamasını okuyan Adana-Osmaniye Tabip Odası Başkanı Dr. Resmiye Kaya,” Hepimizin bildiği gibi Türkiye Sağlık ortamını derinden, Kanunsuz, Hukuksuz ve Keyfi olarak etkileyen “Kanun Hükmünde Kararname (DARBE)” Biz hekimler, sağlık çalışanları ve onların örgütleri aynı zamanda hastalar olarak da bizlere son günlerde demokratik anayasa tartışmalarının yapıldığı ortamda; sağlık alanındaki düzenlemeler için “görüşlerimiz sorulmamış”, “bizlerin varlığı yok sayılmış” daha da ötesi seçilmiş “İleri demokrasi” uygulandığı iddia edilen ülkemizin seçilmiş milletvekillerine bile sorulmamış, tartıştırılmamıştır. Bu yüzden Bizler; Sağlık ve Sağlıkla ilgili emek ve meslek örgütleri ve aynı zamanda değerli hastalarımız olarak; yani Adana-Osmaniye Tabip Odası, Adana Eczacı Odası, Pratisyen Hekimlik Derneği Adana Şubesi, Türk Sağlık-Sen Adana Şubesi, SES Adana Şubesi, Devrimci Sağlık-İş, Adana Şubesi, Hasta Hakları Derneği Adana Şubesi olarak ADANA SAĞLIKÇILAR MECLİSİ’ni kurmuş bulunmaktayız.
Bizim meclisimizde görev yapmak için %10 seçim barajı bulunmamaktadır ve her sağlıkçının, değerli halkımızın hatta TBMM Başkanı, Başbakan, Sağlık Bakanı ve TBMM’deki seçilmiş milletvekilleri de dâhil meclisimize katılabilecekler ve hiç kimse kürsüden tekme tokat indirilmeyecek ve herkesin söylediği her kelime dikkate alınacak ve tartışma için zaman süresi de olmayacaktır. Şimdi 2 Kasım 20111 günü yangından mal kaçırırcasına, TBMM’de seçilmiş milletvekillerinden bile kaçırılan apar topar ve bayram öncesi tüm Sağlıkçılara ve çıkacak sonuçları ile halkımıza da “acı bayram şekeri” olarak sunulan “663 Sayılı Kanun Hükmünde kararname” bir gecede karşımıza çıkmıştır. Sağlık alanının yapısını temelinden değiştiren, sağlık alanını bütünüyle piyasaya teslim eden KHK’nin ilgili tarafların yani BİZLERİN hiçbirimizin görüşü alınmadan, kamuoyunda tartışılmadan, TBMM’yi de by-pass ederek, AKP Hükümeti’nin “ben yaptım oldu” anlayışıyla çıkarılan 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ADANA SAĞLIKÇILAR MECLİSİ’nde oylanmıştır ve uygulama bizler için YOK hükmünde sayılmıştır.
Bizlerin varlığını yok sayan, bildiğini yapan, değişik gerekçelerle “zamana karşı bir yarış içinde bulunan ve herhalde kaybedecek birkaç ayları bile olmayan ya da “Birileri”nin zorla yapılmasını istediği Kanunsuz Hukuksuz ve Keyfi uygulamaları emir olarak algılayan ve yapan Hükümete ve yaptığımız onurlu mücadelelerimizi “ideolojik”olarak gören Sağlık Bakanı’na Bizim Meclisimizden duyması için buradan sesleniyoruz.
BİZLER ADANA SAĞLIK MECLİSİ’nin ONURLU üyeleri olarak;
KANUNSUZ,HUKUKSUZ VE KEYFİ olarak uygulamaya konulan 663 Sayılı KHK’nın tümüyle iptal edilmesini, BİZLERİN İDEOLOJİSİ olarak; İş Güvencesi, Gelir Güvencesi, Sağlıklı Ortamlarda ve Şiddete Uğramadan Çalışma ile Onurlu olan mesleklerimizi bağımsızca (performans, ciro baskısı, SUT vb.) yapabilme koşullarının sağlanacağı ve hatta Türkiye’de yaşayan hastalarımızın da eşit, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti talepleri yerine getirilene ve sonuç alana kadar HEP BİRLİKTE–HEPİMİZ ve ORTAK olarak mücadele edeceğimizi, büyük sermaye gruplarının ayaklarının altına ülkemizi, hekimlerimizi, sağlık çalışanlarını ucuz işgücü olarak taşeronlaştırıp hatta hastalarımızın sağlık haklarını PASPAS yapmayı kendi ideolojileri olarak kabul edenlere ve ideolojilerinin kıbleleri Dünya Bankası ve Sermayeye TESLİMİYET olanlara diyoruz ki;
KUSURA BAKMAYIN, binlerce yıllık mücadelelerle oluşturulmuş evrensel değerlerin, hekimliğin, tüm sağlık çalışanlarının ve halkın sağlık hakkının PASPAS gibi çiğnetilmesine hiç izin vermedik, hiç de izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
ADANA SAĞLIKÇILAR MECLİSİ’NE SUNULAN MADDELER;
“663 SAYILI KHK Sonuç maddeleri;
Türk Tabipleri Birliği yasasının birinci maddesinden “Tabipliğin kamu ve kişi yararına yapılması” ifadelerinin çıkarılması ile bu kavram tedavülden kaldırılmış olup hekimlerin bundan böyle “kamu yararına hizmet”??? vermesi yasaklanmıştır.
T.C. Sağlık Bakanlığı kendisini fesh ederek SAĞLIK HOLDİNGİ’ne dönüşmüştür.
Kamu görevi yapan devlet hastaneleri “Hastane Şirketleri” ( Kamu Hastane Birlikleri) haline getirilmiştir.
Hastane Şirketlerini (Kamu Hastane Birlikleri) sınırsız yetkili sıfır iş güvenceli sözleşmeli BÜYÜK CEO’lar (Genel Sekreter) yönetecektir.
Hastane şirketlerinde (Kamu hastane Birlikleri) 10.300 sözleşmeli yöneticilerin ücretleri döner sermayeden ödenecektir.
Sağlık çalışanlarının nerede zorunlu “İKAMET” edeceğine Sağlık Bakanlığı (Holdingi) karar verecektir.
Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının yüksek öğrenim ile ilgili eğitim içeriklerini ilgili fakülteler değil SAĞLIK HOLDİNGİ (Sağlık Bakanlığı) belirleyecektir.
Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının sağlık meslek örgütleri hiçe sayılarak, “mesleki yetersizlik veya meslek ilkelerine uymama” suçlamalarıyla “verilecek eğitim ve sınav sonucunda“ yıllarca dirsek çürüterek aldıkları diplomaları iptal edilerek mesleklerini yapmaları “ömür boyu mene kadar veren cezalar” verilerek engellenecek ve kendi mesleği dışında “aynı derece ve kadrosu korunarak” örneğin, tapu memuru, nüfus memuru veya herhangi bir kamu dairesinde memur olarak çalıştırılacaktır.
Ülkemizin sağlık alanında “cazibe merkezi” haline getirilmesi için kurulacak olan “Serbest Sağlık Bölgeleri”’nde (Ücretsiz arsa, ucuz kredi, ucuz enerji ve ucuz sağlık işgücü) çalışacak olan emekçilerin çalışma koşullarının “usul ve esasları “özel” olarak belirlenerek “insanımız ve sağlık alanı” kar amaçlı olarak birilerine peşkeş çekilecektir.
Halka daha iyi hizmet için değil özel hastanelerde ve Serbest Sağlık Bölgeleri’nde çalıştırılacak olan “ithal doktor ve ithal hemşire” ile sağlık emekçilerinin emeği ucuzlatılacaktır.
“Kimi gerçek ve tüzel kişilerce sosyal dayanışma ve yardımlaşma amacıyla ücretsiz sağlık hizmeti verilebilir” ibaresi ile seçim zamanlarında oy için “Yeni Derya Işıldağı Dernekleri”, “İyilik Fenerleri Dernekleri” ortaya çıkacaktır.
A,B,C,D ve E şeklinde sınıflandırılan Hastane Şirketleri (Kamu Hastane Birlikleri)’n de insanlar parasına göre sınıflandırılarak “parana göre sağlık hizmeti” verilecektir.
Aile Hekimlerinde ”Sağlığın geliştirilmesi, hastalıkların önlenmesi, takibi, kontrolü” gibi çalışmalarındaki “başarıları fiyatlandırılarak” üzerlerinde performans baskısı yaratılacaktır.
Aile Hekimlerini, Aile Hekimi Uzmanı yapmak için 6 yıllık zaman içinde asistan olarak mı şu anki özlük hakları saklı kalmak kaydı ile mi daha sonra da her yeni uzmana dayatılan mecburi hizmet zorunluluğunun uygulanıp uygulanmayacağı şüphesiyle ve hatta bu ucube yöntemle alışılmış Tıpta Uzmanlık Eğitimine darbe vurulacaktır.
Eğitim ve Araştırma hastanelerinde, eğitim ve hizmet verilen klinikleri yöneten “Klinik Şefi ve Şef Yardımcıları”nın unvanları kaldırılarak BÜYÜK CEO’ya (Genel Sekreter) yakın isimler eğitim ve idari görevli olarak atanacaktır.
Tıp ve Tıpta uzmanlık eğitim müfredatını kendi uhdesine alan SAĞLIK HOLDİNGİ (Sağlık Bakanlığı) Tıp Fakültelerini “işbirliği” altında kendi himayesine alarak, Tıp Fakültelerine Profesör ve Doçent atamak için Eğitim Hastaneleri kadrolarını (kim, kimler ve ne için?) kullanacaktır.
“Geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları” ile bilmediğimiz “tıbbın dışında başka bir tıbbın daha olduğu” (yani üfürükçüler) SAĞLIK HOLDİNGİ (Sağlık Bakanlığı) tarafından yasal hale getirilmiş olacaktır.
İlaç reklamının serbest bırakılması reçetesiz ilaç sayısında artışa neden olacak, reçetesiz ilaçlar devlet tarafından ödenmediği için vatandaş ilacını kendi cebinden almak zorunda kalacaktır. Üstelik reçetesiz kapsamına alınacak ilaçların fiyatı kat be kat artacak, ilaç şirketleri kendi ürünlerini satmak için harcadıkları reklam giderlerini de fiyata ekleyerek halkın cebinden alacaklardır.
Reçetesiz ilaçların halka tanıtımını serbest bırakan bu düzenleme “gereksiz ilaç tüketimini, yanlış ilaç kullanımını, bunlara bağlı ilaç zehirlenmelerini” (zayıflama hapları gibi) öngörülemez oranda artıracaktır. “