AİLE HEKİMLERİNİN MAAŞ FARKLARI,ASKERLİK RAPORLARI,NÖBETLERİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

AİLE HEKİMLERİNİN MAAŞ FARKLARI,ASKERLİK RAPORLARI,NÖBETLERİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

a.h.b

Sayın Üyemiz,

Adana Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu tarafından “Aile Hekimlerine altı aylık maaş zam farkları ve gecikme faizlerinin ödenmemesi; ve Askerliğe Elverişlidir raporları verme görevinin Aile Hekimlerine verilmesi” konulu basın açıklaması Aile Hekimleri’nin katılımıyla Tabip Odasında yapılmıştır.

Açıklamayı Adana Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu adına Yönetim Kurulu Başkanı Dr.Ali İhsan ÖKTEN yaptı.

 

a.h.b_2

BASIN AÇIKLAMASI

Değerli Basın Mensupları ve Hekim Arkadaşlarım,

Bütün çalışanların aldığı, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararlarında açık bir şekilde başlangıç tarihinin      1 Ocak 2012 olduğu belirtilen, 1 Haziran tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren, altı aylık maaş zam farkları ve gecikme faizleri, geçen bunca zamana rağmen hala Aile hekimlerine ve aile sağlığı personellerine ödenmemiştir. “Hükümet, memurları 6 ay zamsız maaşa mahkum etmiştir. Fakat görülüyor ki aile hekimliği sisteminde görev yapan çalışanların bu 6 aylık alacakları ödenmeyerek mağduriyetleri devam ettirilmektedir. Bu keyfi durumun bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir.

Onca sağlık ihtiyacı karşılanamazken, Sağlıkta Dönüşüm adı altında ağır iş yükü ile ezilen ve her gün yeni bir angarya ile karşılaşan 21.000 aile hekiminden, 21.000 ‘ ‘Veri Giriş Elemanı” yaratan bu model gerek Aile Hekimleri gerekse halk sağlığı açısından oldukça başarısız bir uygulamadır.

Sanki pratisyen hekimlerin itibarı yokmuş gibi; ”Aile Hekimliği Sisteminin Pratisyen Hekimlerin İtibarını Artıracağını” söyleyen bu sistemde; Her gün birçok yerde aile hekimi arkadaşlarımız  fiziki saldırılara, küfürlere, tehditlere ve şiddete maruz kalmaktadır. Sağlıkta yapılan dönüşümle ve hekimlere yönelik olumsuz söylemler sonucunda artık bize şikayetini anlatmayan, kendi kendine teşhis koyan, tetkik isteyen, ilaç isteyen hasta veya yakınlarının tacizleri hekimlik yaşamımızın gerçeği olmuştur.  Bu model iş güvencemizi ortadan kaldırmış, denetlemeler adı altında onur kırıcı, puanlı, maaş kesintili tehditler  psikolojik  sağlığımızı bozmuştur.  Özlük haklarımızda ki kayıplara ekonomik kayıplarımızda eklenmiştir. Aile Hekimliğine başladığımızda hesabımıza yatırılan ilk ücretlerle, sonraki ödemeler aynı değildir. Her gün eklenen yaptırımlarla maaşımız giderek  azalmaktadır. Şimdi aldığımız ücreti ve harcamalardan sonra kalan parayı düşündüğümüzde ve bunun üzerine geçen yıllardaki enflasyonu eklediğimizde uğradığımız ekonomik kayıp sanılanın çok daha fazla üzerindedir.

Pratisyen hekim açığı bulunduğu belirtilerek, bu eksiklik geçici görevlendirmelerle giderilmektedir. İki ayı bulan bu görevlendirmeler çalışanların yaşamlarını olumsuz etkilemektedir, bu durum biz sağlık çalışanları adına ‘angarya’ya dönüşmüştür. Bunun sağlık çalışanları adına ‘angarya’ya dönüşmesi yetmezmiş gibi KHK’nin 12 Temmuz 2012’de değiştirilen 12. Maddesine göre  “ Entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde artırımlı ücretten yararlananlar hariç olmak üzere, aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına ihtiyaç ve zaruret hâsıl olduğunda haftalık çalışma süresi ve mesai saatleri dışında 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesinde belirtilen yerlerde nöbet görevi verilebilir ve bunlara aynı maddede belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde nöbet ücreti ödenir.”  diyerek hastane nöbetleri de Aile hekimlerinin üzerine yıkılmıştır. Hem de Hekimin saat ücreti 6 lira olarak.Henüz fiili olarak nöbetler başlamamış olmakla birlikte bazı illerde girişimlerde bulunmuştur. Bir diğer angaryada 3 Haziranda çıkan askerlik kanunu ile Askerlik Yoklamaları için Askerliğe elverişlilik raporlarının Aile Hekimlerinin üstüne yüklenmesidir.

Sağlıkta dönüşüm programı, sadece aile hekimleri açısından değil aynı zamanda sağlık sistemi ve halk sağlığı üzerinde de olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Son 10 yılda, özellikle de 2003 sonrası toplam sağlık harcamaları artmıştır. Ancak, kamu sağlık harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı giderek azalmış, yani cepten harcamalar hem oran, hem mutlak olarak yükselmiştir ve giderekte artacaktır. Hem kamu, hem cepten sağlık harcamaları ağırlıklı olarak ilaç ve tedavi harcamalarına yönelmiştir. İlaç harcamalarının 4, tedavi harcamalarının 7 kattan fazla arttığı bu süreçte, devlet hastaneleri toplam tedavi harcamalarında aslan payını almasına karşın, özel hastaneler en büyük artış kaydeden kurum olmuştur. Sürecin sürdürülebilirliği SGK’nın dengelerine bağlıdır. Oysa, bu denge giderek bozulmakta, SGK ciddi açık vermektedir. SGK’nın açığı 2000 yılında 3.84 milyar dolardan, 2008’de 20 milyar dolara yükselmiştir. 2008’de devlet bütçesinden SGK’ya aktarılan kaynak 27 milyar doları geçmiştir. (SGK İstatistikleri, 2009’dan hesaplanmıştır) Bu tablo, özellikle son 10 yılda oluşturulmaya başlanan sağlık piyasasının finansmanının önemli ölçüde kamu dışı kaynaklarca karşılanacağının en net göstergesidir.

Adana-Osmaniye Tabip Odası
Aile Hekimliği Komisyonu