Sağlık Bakanlığı Tarafından Ankara Tabip Odası’na Açılan Davayı Kınıyoruz!

Sağlık Bakanlığı Tarafından Ankara Tabip Odası’na Açılan Davayı Kınıyoruz!

Adana Tabip Odası olarak Sağlık Bakanlığının, Gezi Parkı olayları sürecinde “hukuka aykırı olarak yetkisiz ve kontrolsüz revir adı altında sağlık hizmeti verdikleri ve amaçları dışında faaliyet gösterdikleri” iddiasıyla Ankara Tabip Odası (ATO) yönetimi ve organlarının görevden alınması için dava açtığını öğrenmiş bulunmaktayız.

Dava dilekçesinde, tabip odalarının görevlerinin 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’yla belirlendiği ve bu görevlerin içinde sağlık hizmet birimi açmak ve işletmek bulunmadığı belirtilerek, “Ankara’daki olaylara müdahil olmak üzere Bakanlıktan izin almadan ve hiçbir kamu otoritesi altında olmadan sağlık hizmet birimleri açtığı ve işlettiği” gerekçeleriyle, ATO’nun Yönetim Kurulu ile “kanunun kendisine yüklediği görevleri yerine getirmeyen” Haysiyet Divanı’nın görevlerinin sona erdirilerek, yerlerine yenilerinin seçilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.

Gezi Parkı olayları süresince tüm yurda yayılan gösterilerde Tabip odalarımız ve meslektaşlarımız hekimliğin evrensel ilkeleri ve ettikleri Hipokrat andına bağlı kalarak binlerce vatandaşımıza ilk yardımda bulunmuşlar ve tedavi etmişlerdir. Aynı anda travmaya uğramış yüzlerce insana hekimlerin ortak tavrı ve tutumuyla acil müdahale ederek tedavi etmeleri dünya tıp literatüründe belki de ilk defa yerini almıştır. Sağlık Bakanlığının, merkezi idarenin, yerel yönetimlerin veya hastane yöneticilerinin aslında kendilerinin yapması gereken görevi yapan başta Ankara ve İstanbul Tabip Odaları olmak üzere bir çok tabip odası ve hekimler hakkında davalar açılmış ve antidemokratik bir biçimde cezalar verilmiştir. Aynı yasakçı zihniyet bugün torba yasada ki gerekçelere dayanarak Ankara Tabip Odasının demokratik yollarla seçilmiş kurulları hakkında sağlık hizmet birimi açmak ve işletmek suçuyla dava açmıştır. Oysa ki sağlık hizmet birimi açmak ve işletmek bizim değil Sağlık Bakanlığının bugüne kadar sağlık alanında yaptığı yıkım değişimlerinin bir sonucu olarak vardıkları son noktadır. Bizler sağlığı hiçbir zaman kar amacı güden bir işletme olarak görmedik ve çalıştırmadık. Bu davayla torba yasanın çıkarılma gerekçesi de tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Bu dava tarihe bir tabip odasının veya hekimlerin suçlandığı bir dava olarak değil hekimlik andını eden Hipokrat’ın çocuklarına yani insana ve insanlığa açılmış bir dava olarak geçecektir.

Gezi olaylarında eğer ki bizler yaralı vatandaşlarımıza müdahale etmeseydik, hayatını kaybeden 6, gözlerini kaybeden 12, kafa travması, genel vücut travması, biber gazı, tazyikli su ve gaz bombaları ile yaralanan yüzlerce vatandaşımıza daha bir çok kişi eklenecekti.

Sağlık Bakanlığının iddiasına göre bu bir suçsa biz bu suçu hep yapacağız. Hiçbir güç bizleri hangi ortamda olursak olalım yaralılara, hastalara bakmaktan alıkoyamayacaktır. Bu davada Ankara Tabip Odasının seçilmiş organlarını yargılamak demek aynı zamanda Hipokrat’ı, aynı zamanda Hulusi Behçet’i, aynı zamanda İbn-iSina’yı, aynı zamanda Nusret Fişek’i yargılamak demektir. Ankara Tabip Odası aleyhine bu davayı açan Sağlık Bakanlığını kınıyoruz ve meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz.

Adana Tabip Odası Yönetim Kurulu