“Yeni Kuşaklar – Sürekli Mesleki Eğitim ve Tıp Eğitimi ve Yeni Dünya’da Bilim İnsanı Olmak” Paneli

“Yeni Kuşaklar – Sürekli Mesleki Eğitim ve Tıp Eğitimi ve Yeni Dünya’da Bilim İnsanı Olmak” Paneli

Adana Tabip Odası ve Çukurova Tıp Fakültesi tarafından “Yeni Kuşaklar – Sürekli Mesleki Eğitim ve Tıp Eğitimi ve Yeni Dünya’da Bilim İnsanı Olmak” Paneli Düzenlendi

ÇÜ Tıp Fakültesi ile Adana Tabip Odası, 14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında düzenledikleri panelde TTB Eğitim Kolu Başkanı Prof. Dr. İskender Sayek ve adını Tıp literatürüne yazdıran Dr. Bahar Uslu’yu akademisyen, hekim ve öğrencilerle buluşturdu.

ÇÜ Tıp Fakültesi Hipokrat Salonunda düzenlenen Moderatörlüğünü Prof. Dr. Gülşah Seydaoğlu’nun yaptığı 14 Mart etkinliğinde Prof. Dr. İskender Sayek, “Yeni Kuşaklar – Sürekli Mesleki Eğitim ve Tıp Eğitimi” konusunda bilgilerini aktarırken, Tıbbi Histoloji ve Embriyoloji Uzmanı Bahar Uslu, “Yeni Dünya’da Bilim İnsanı Olmak: Değişim, Yenilikler ve Keşifler” konu başlığıyla başarılarla dolu Amerika serüvenini anlattı.

ALİ İHSAN ÖKTEN, “SAĞLIK SİSTEMİ İLE TIP EĞİTİMİ AYRI DEĞERLENDİRİLMELİDİR”
Çukurova Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Tuncer, yardımcıları, akademisyenler, hekim ve öğrencilerin yoğun katıldığı panelde ülkede daha çok hekimden ziyade, nitelikli hekimlere ihtiyaç olduğunu açıklayan Adana Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, “Sağlık sistemi ile tıp eğitimi ayrı ayrı değerlendirilip, birbirleri ile entegre olmuş şekilde düşünülmesi gerekmektedir. Böylece tıp eğitimi; toplumsal gereksinimlere göre daha çağdaş bir niteliğe bürünecektir.” Dedi.

İSKENDER SAYEK, “SAĞLIKLI TOPLUM İÇİN SAĞLIKLI HİZMET SUNUMU ÖNEMLİDİR”
Tıp eğitimi özelliğinin yetişkin eğitimi olması olduğunu söyleyen Prof. Dr. İskender Sayek, “ Yetişkin eğitimi pedagojiden farklı olarak; öğrenen odaklı olmak zorundadır. Bu öğrenen odaklı eğitimde günümüzde önemli gelişmeler olmaktadır. Bunlar öğrenci odaklı eğitim, aktif eğitim, interaktif eğitim gibi eğitim modelleri bugün bunu karşılar durumdadır. Sürekli mesleki gelişim, sistem gereksinimlerini ve kişisel gereksinimlerini karşılama sorumluluğuna sahiptir. Bunula birlikte nitelikli bir sağlık hizmet sunumu ve hasta güvenliği temel hedef olmalıdır. Bunu sonunda da mutlaka toplum yararı göz önünde bulundurulmalıdır. Tıp eğitimini temel amacı, toplum sağlığını önceleyen, iyi hekim yetişmek olduğuna göre, bu yetkinliği kazanmak da hekimin temel sorumluluğudur. Sürekli tıp eğitimi ile sürekli mesleki gelişimi karşılaştıracak olursak; Sürekli tıp eğitimi bilgi, beceri ve tutumu geliştirirken ve bilginin paylaşımını sağlarken, sürekli mesleki gelişim daha geniş etkinlikleri tıbbi, etik, yönetsel, sosyal, bireysel becerileri ve klinik uygulamalarda tutum ve davranış değişiminin sağlanmasını sağlıyor. Birinde bilginin paylaşımını sağlıyor, diğerinde ise değişimin sağlanması söz konusudur. Sürekli tıp eğitimi öğrenenlerin eğitsel gereksinimlerinin karşılayan aralıklı bir etkinlik iken, sürekli mesleki gelişim yaşam boyu öğrenmeyi ön planda tutmaktadır. Geleceğin doktorları, yaşam boyu öğrenen ve öğreten, bilimselliği önceleyen ve bireysel öğrenme deneyimi olan kişiler olmak zorundadır. Bunun için de sürekli mesleki gelişim, bizim, ekibin bireysel sorumluluğunda olmalıdır. Bu daha sağlıklı hizmet sunumu ve daha sağlıklı bir toplum için önemlidir.’’ Diye konuştu.

BAHAR USLU, “ORGAN BANKACILIĞINA DOĞRU GİDİYORUZ”
Histoloji ve Embriyoloji uzmanlık alanının bir arada olması Türkiye’nin bir avantajı olduğunu, yurtdışında hiçbir zaman telaşa kapılınmaması gerektiğini söyleyen Tıbbi Histoloji ve Embriyoloji Uzmanı Dr. Bahar Uslu, “Dünyada başka yerde Histoloji ve Embriyoloji branşının bir arada olduğu bir grup, yer yoktur. Bunlar ayrı uzmanlık alanlarıdır. Yaşamınızda geleceğe dönük düşünmelisiniz. ’Türkiye’de Tıp fakültesinin bitirdiğiniz zaman isterseniz doktora olarak üniversitede devam edersiniz. Normal Sağlık Bakanlığı’nda devam etmek isterseniz de TUS’a girip direk kadro alırsınız. Bundan dolayı Tıp şanslı bir branştır. Histoloji ve Embriyoloji geleceğin branşıdır. Benim okuduğum dönemde yapay organ yoktu. Artık organ bankacılığına doğru gidiyoruz. Yedek organlarımız olacak ve bu konunun uzmanı Histoloji, Embriyolojidir. O yüzden biraz daha geleceğe dönük düşünmenizi tavsiye ederim. Benim dış dünya maceram nasıl başladı? Biraz cesaretli olmanız gerekir. Bir yandan Van’da zorunlu hizmetimi yaparken, bilimden uzak kalmanın telaşını yaşıyorsunuz. Ama bir taraftan Van’da zorunlu hizmet yaptıktan sonra yeni dünyada bilim insanı da olabiliyorsunuz. Ben şanslıydım. Bulduğumuz bir molekül aslında aradaki stepleri görmediğimizi fark ettik. Yani normal canlıda aradaki dokular yokken Katepsin denilen bir enzim aradaki basamakları öldürüyor. Normalde etrafındaki besleyici hücrelerin yumurtayı beslediklerini biliriz. Yaptığımız deneyde besleyici hücrelerin yumurtanın içerisine girerek ortama göre bazen öldürücü karakter kazandığını bazen de besleyici karakter kazandığını gördük. Klasik tıpta hiç rastlamadığımız bir şey. Daha önce kullanılan yöntemde ölü hücreler sayılırdı. Son iki yıldır yaptığım çalışmalarda özellikle tüp bebek histolojik çalışmalarında, fareler üzerinde yapılan deneylerde yeni yöntemler oluşturuyoruz. Bilim insanı olmak için mutlaka Amerika’ya gitmek gerekmiyor. Ülkemizde çok değerli bilim insanları var. Bunun için insanın düşünmesi, önüne çıkan fırsatları iyi değerlendirmesi çok çalışması ve çok okuması gerekir.” Şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından katılımcıların soruları yanıtlandı.