ACİL SERVİS ÇALIŞANLARI “ACİL’LİK”
Adana Devlet Hastanesi önünde toplanan sağlık çalışanları “Sağlık Hizmetlerini Ticarileştiren Anlayış Acilleri, Acil Nöbetleri ise Aile Hekimlerini Çökertiyor” diyerek sağlıkta dönüşüm politikalarını eleştirdiler.
DR. TEPE’NİN ÖLÜMÜ MADEN İŞÇİSİ GİBİ İŞ CİNAYETİDİR
Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H.Neslihan Önenli Mungan, ATO Aile Hekimlik Komisyonu üyeleri, hekimler ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) yönetici ve üyeleri ile sağlık çalışanlarının katıldığı eylemde; ülkenin, iş güvencesi olmadan, güvenliksiz ortamlarda, örgütsüz ve ucuz işgücü olarak çalıştırılan taşeron işçilerin, iş cinayetlerinde her gün birer birer yaşamını yitirdiği bir ülke haline geldiğini, en son olarak Soma’da benzer taşeronlaştırma politikalarının sonucunda yaşamını yitiren 301 maden işçisinin ölümü yüreklerimizde unutulmaz bir acı bıraktığını söyleyen ATO Aile Hekimlik Komisyonu Başkanı Dr. Yaşar Ulutaş, “Acillerdeki çalışma ortamının da kapasitesinin üstünde, güvenliksiz ve uzun süreli çalışma bakımından madenlerdeki çalışma koşullarından bir farkı olmadığını kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Bu çalışma koşullarının ağırlığı nedeniyle sağlık çalışanları hastalarına nitelikli sağlık hizmeti sunamamaktadır. Bu durum sağlık çalışanlarını mutsuz etmekte, tükenmişliğe yol açmakta ve mesleklerini sürdürmelerini zorlaştırmaktadır. Sağlık çalışanlarının da iş cinayetlerinden payına düşeni aldığına üzülerek tanık olmaktayız. Geçtiğimiz hafta Erzurum Yakutiye Eğitim ve Araştırma Hastanesinde taşeron işçi olarak çalışan laboratuvar teknisyeni Recep Tepe arkadaşımız laboratuvardaki görevi sırasında kendisine bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsüne bağlı enfeksiyon nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Soma’daki maden işçilerinin ölümü gibi bu sağlıkçı arkadaşımızın
ölümü de bir iş cinayetidir ve güvenliksiz çalışma ortamının ürünüdür. Aile Hekimliğine geçişle birlikte yıllarca Hastane acillerinde çalışarak tecrübe kazanmış pratisyen hekimlerin Aile Hekimliğini tercih etmesi ile birlikte acil servislerde hekim açığı baş göstermiş ve bu birimlerde çalışan hekim sayıları neredeyse yarıya düşmüştür. Bu sayının yetersizliğine karşın kışkırtılmış sağlık hizmeti talebinin ürünü olarak 76 milyon insanın yaşadığı Türkiye’de acil başvuru sayısı 90 milyona ulaşmıştır. Nüfusu bu denli aşan acil servis başvurusuna başka bir ülkede rastlanmamaktadır. Bu talebi karşılamaya zorlanan Acil servis çalışanlarının mağduriyeti büyüktür. Bu abartılı başvuruların sonucunda acil servisler sağlıkçılara yönelik şiddet olaylarının en sık yaşandığı birimler haline gelmiştir”
Sağlık Bakanlığı’nın resmi açıklamalarına göre acil servislere yapılan hasta başvurularının %70’i acil olmayan vakalardan oluştuğu hatırlatan Dr. Ulutaş, “Acil servislerde çalışan hekim sayısını arttıramayan iktidar acil nöbetlerini uzman hekimlere tutturarak olayı çözmeye çalışmış, buna rağmen talep karşılanamayınca çıkarılan kanun ve genelgeler ile Aile Hekimleri de acil servislerde çalışmaya zorlanmıştır. Oysa taşıma suyla değirmen dönmez. Acil servislerde yaşanan sıkıntının sorumlusu ne acil servis hekimleri ne uzman hekimler ne de aile hekimleridir. Sorunun kaynağında piyasacı “Sağlıkta Dönüşüm” politikaları vardır. Sağlık çalışanlarına yönelik hastane acillerinde yaşanan şiddet olaylarındaki artış ve güvenliksiz ortamlarda çalışmanın getirdiği ölümler bizleri kaygılandırmakta, mesleğimizden soğutmaktadır”
ÇÖZÜM HEKİM KADROLARININ ARTTIRILMASI İLE MÜMKÜNDÜR
Dr. Ulutaş, “Toplum, kızamık, suçiçeği, çocuk felci gibi aşılarla önlenebilir salgın hastalıkların tehditi altında iken; şeker, yüksek tansiyon, astım, obezite, kanser gibi kronik hastalıkların toplumda görülme sıklığı her geçen gün artarken, birincil görevi koruyucu ve önleyici sağlık hizmeti sunmak olan ASM çalışanlarının hastane acillerinde ve 112 istasyonlarında ayda en az sekiz saat zorunlu nöbetle görevlendirilmesi sağlık hizmetlerinin iyi yönetilemediğinin açık göstergesi değil midir? Acil nöbet görevlendirmelerinin dayandırıldığı yasa, evrensel hukuk normlarına ve çalışma ilkelerine uygun değildir. Yasanın iptali için Anayasa Mahkemesinde dava açılmasına rağmen, mahkeme kararı beklenmeksizin nöbet listelerinin bir çırpıda hazırlanıp uygulamaya konulması da kabul edilemez bir durumdur. Mayıs ayında birçok ilde başlatılan zorunlu nöbet uygulamaları, çalışanların tepkisini çekmiştir. Çalışanların haklarını gasp eden, dinlenme haklarını kısıtlayan, mesleki eğitim ve deneyimlerine uygun olmayan bir alanda angarya çalıştırılmaları anlamına gelen bu uygulamalara karşı sağlık çalışanlarının %80’i nöbetlere gitmemektedir. Sağlık Bakanlığını uyarıyoruz; sağlık hizmetlerini üreten birinci basamak sağlık çalışanlarını, koruyucu sağlık hizmetlerinden çekerek acillerde yaşanan sorunları çözemezsiniz. Bu işin kalıcı çözümü popülizmden uzak sağlık politikaları ve acil serviste çalışan tecrübeli hekim kadrolarının arttırılması ile mümkündür” diye konuştu.