İş Bırakan Memura Ceza Verilemez
20 Temmuz 2005 tarihinde yayınladığımız, Danıştay Memura ‘Grev’in Yolunu Açtı haberimizde, Danıştay Onikinci Dairesinin memur sendikacılığı tarihi açısından çok önemli bir karar verdiğini, Danıştayın bu önemli kararında, sendikanın aldığı karar uyarınca işe gelmeyen memura disiplin cezası verilmesinin, 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununa ve uluslararası sözleşmelere aykırı görüldüğünü belirtmiştik. 25 Kasım 2009 tarihinde sendikalar yeni bir iş bırakma kararı almıştır.
Bilindiği üzere Türkiye Kamu Sen ve KESK bir (1) günlük iş bırakma eylemi kararı almıştır. Almış olunan bu karar uyarınca bu iki konfederasyona üye memurlar 25 Kasım 2009 tarihinde göreve gelmeyecektir.
Her ne kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/C-b maddesi gereği özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek fiili aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmışsa da, sendikanın yetkili kurullarınca alınan karara uyarak mali, sosyal, mesleki hak ve menfaatlerin korunması için 25 Kasım 2009 tarihinde demokratik ve sendikal haklar kullanılacaktır. Sendikal faaliyetlere katılmak Anayasa tarafından güvence altına alınmıştır. Aşağıda yer vereceğimiz yargı kararlarında görüleceği üzere, bu sebeple göreve gelmeyen sendika üyelerine, eyleme katılmalarından dolayı herhangi bir cezai işlem yapılamaması gerekmektedir.
Fakat İş bırakma kararı almayan sendikalara üye çalışanlar ile sendika üyesi olmayanların eyleme katılması ve bu çalışanlara ceza verilmesi halinde mahkemelerin nasıl bir karar vereceği belli değildir.
Bu anlamda 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikalar Kanununun ?Sendika üyelerinin ve yöneticilerinin güvencesi? başlıklı 18.maddesinde; ? Kamu görevlileri, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendika veya konfederasyonların bu kanunda belirtilen faaliyetlerine katılmalarından dolayı farklı bir işleme tabi tutulamaz ve görevlerine son verilemez??? hükümleri bulunmaktadır.
Üyesi olduğu sendikanın aldığı karar gereğince bir gün iş bırakan memura soruşturma açılması için yetkili amirlerin onay vermeleri ve ceza teklif etmeleri iş bırakma faaliyetinin engellenmesi kapsamında Türk Ceza Kanununun ?Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi? başlıklı 118.maddesindeki; ?(1) Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.? hükümleri gereğince suç unsurunu oluşturmaktadır.
Aşağıda sunacağımız mahkemelerin kararlarında sendikanın aldığı bu karar uyarınca işe gelmeyen memura disiplin cezası verilmesi 4688 sayılı Kanuna ve uluslararası sözleşmelere aykırı görülmüştür.
1-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 21.04.2009 tarih ve 68959?01 başvuru sayılı kararı
Başvuru No: 68959/01 / Strazburg, TARİH: 21 Nisan 2009
Konu : 01 Eylül 200 tarihinde İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin
Sözleşmenin 34. Maddesi uyarınca yapılan başvuru.
Sonuç: AİHM Oy birliği ile
1-AİHM’nin 11. maddesinin ihlal edildiğine,
2-a-AİHM’nin 44/2 maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içerisinde miktara yansıtılabilecek her türlü vergiden muaf tutularak savunması Devlet tarafından başvurana yargılama, masraf ve giderleri için 1.500 Euro ödenmesine,
b-Söz konusu sürenin bittiği tarihten itibaren ödemenin yapılmasına kadar Hükümet tarafından, Avrupa Merkez Bankası’nın o dönem için geçerli olan faiz oranının üç puan fazlasına eşit oranda basit faiz uygulanmasına,
3-Adil tatmine ilişkin diğer tüm taleplerin reddine.?
2-Danıştay 12. Dairesinin 2005/313 Karar ve 2004/4643 Esas sayılı kararı
Olayda, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan, üretimden gelen güçlerini kullanma çağırışına uyarak 11.12.2003 tarihinde göreve gelmediği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında göreve gelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği dolayısıyla 657 sayılı. Yasanın 125/C-b maddesi anlamında özürsüz olarak göreve gelmemek fiilinin sübuta ermediği görülmüştür.
Bu durumda, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesis olunan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.?
3-Mersin İdare Mahkemesinin 2003/813 Karar ve 2002/1295 Esas sayılı kararı
Bakılan davada; davacının, üyesi olduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan karara uyarak kamu görevlilerinin içinde bulunduğu mali sıkıntıların kısmen düzeltilmesi ve kamuoyunca bilinen bu sıkıntıların yine kamuoyuna anlatılarak desteğinin sağlanması amacıyla 1.I2. 2000 tarihinde yurt çapında gerçekleştirilen bir gün süreyle göreve gelmeme eylemine katıldığı anlaşılmakta olup, davacının sendikal faaliyet niteliğindeki söz konusu fiilin 657 sayılı Anayasanın 125/C-b maddesinde öngörülen izinsiz ve mazeretsiz olarak göreve gelmemek fiili kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda; davacının üzerine atılı olan özürsüz olarak bir gün göreve gelmeme fiilinin sübuta ermediği anlaşıldığından, söz konusu filinden dolayı 1/30 oranında aylık kesimi cezasıyla tecziyesi yolundaki islemde hukuka uyarlık görülmemiştir.?
4-Danıştay 11. Dairesinin 2005/861 Karar ve 2002/871 Esas sayılı kararı
Dosyanın incelenmesinden, davalı idare bünyesinde sözleşmeli personel olarak görev yapan davacının 20.4.1995 tarihinde yapılan bir günlük iş bırakma eylemine katılması nedeniyle yaptırılan soruşturma sonucunda; 1. Bölge Disiplin Kurulunun 29.11.1995 tarih ve 1995/186 sayılı kararıyla eylemine uyan Personel Yönetmeliğinin 100/5. maddesi uyarınca tecziyesine ancak eylemin Türkiye genelinde ve eyleme katılımın fazla olması, temel amacın memurlara sendikal hakların verilmesi, ücretlerin yükseltilmesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi gibi sosyal içerikli talepleri ihtiva etmesi hususları dikkate alınarak Aynı Yönetmeliğin 105. maddesi delaletiyle 99. maddesi uyarınca kınama cezası ile tecyizesine karar verildiği ve 1. Bölge Başmüdürünün onayıyla davacıya ayrıca bir günlük sözleşme ücreti kesintisi uygulandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda gerek 399 sayılı KHK de gerekse TCDD Personel Yönetmeliği ve idare ile davacı arasında imzalanan sözleşmede 1 veya 2 gün özürsüz işe gelmeme halinde disiplin cezası olarak uygulanan aylıktan kesme cezası dışında, sözleşme ücretinden kesinti yapılabileceği yolunda herhangi bir düzenleme bulunmadığından, 1. Bölge Başmüdürünün onayıyla davacının sözleşme ücretinden bir günlük kesinti yapılmasına ilişkin işlemde ve bu işleme karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.?
5-Danıştay 12. Dairesinin 2008/225 Karar ve 2005/5767 Esas sayılı kararı
Olayda, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan, üretimden gelen güçlerini kullanma çağırışına uyarak 11.12.2003 tarihinde göreve gelmediği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında göreve gelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği, dolayısıyla 657 sayılı Yasanın 125/C-b maddesi anlamında özürsüz olarak göreve gelmemek fiilinin sübuta ermediği görülmüştür.
Bu durumda, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesis olunan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.?
6-Ankara 9. İdare Mahkemesinin 2004/1738 Karar ve 2004/1013 Esas sayılı kararı
Olayda, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan karara uyarak, sağlık hakkı, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin iş güvencesi ve özlük haklarıyla ilgili, Sağlık Bakanlığı Bütçesi Genel Kurulda görüşülmeden önce hükümeti uyarmak amacıyla 05.11.2003 tarihinde iş bırakma ve yavaşlatma eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında gerçekleştirdiği eylemin mazeret olarak kabulünün gerektiği, dolayısıyla 657 sayılı Yasanın 125/C-a maddesinde öngörülen fiilin sübuta ermediği anlaşılmakla davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.?