Değerli Meslektaşlarım,
Türk Tabipleri Birliği olarak toplum sağlığını önceleyen bir eğitim programı ile öğrenenlerin merkezde olduğu altyapı sorunlarının en aza indirildiği, eğiticilerin özlük haklarının geliştirildiği bilimsel özerk bir üniversite içerisinde tıp fakültesi yapısı için sorumluluğunun bilincinde olarak gereğini ilgililerle paylaşmak ve mezuniyet öncesi tıp eğitiminde var olan durumu tıp fakültelerinin verdiği bilgileri kamuoyunla paylaşmak için 22.12.2010 çarşamba günü Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Rıza Mete aşağıdaki basın açıklamasını yapmıştır.
Bilgilerinize sevgi ve saygılarımla,
Dr.Nuh DEMİRPAS
Adana-Osmaniye Tabip Odası
Genel Sekreteri
BASIN AÇIKLAMASI
TÜRKİYEDE TIP EĞİTİMİNİN DURUMU
Türk Tabipleri Birliği (TTB), mezuniyet öncesi tıp eğitiminde var olan durumu tıp fakültelerinin verdiği bilgilerle 1997 yılından bu yana yayınladığı raporlarla görünür kılmaktadır.
Tıp fakültesi sayılarında artış
Türkiye’de 1980’li yıllardan başlayarak her onyılda bir, tıp fakültesi sayısı yaklaşık 2 katı artırılmıştır. Yeni açılacak tıp fakülteleri ile birlikte sayı 2010 yılında 74’e yükselmektedir. Bu 74 tıp fakültelerinin 58’i devlet, 16’sı vakıf üniversitesi tıp fakültesidir. 58 devlet tıp fakültesinden 4’ü öğrenci almamaktadır. Öğrenci alan 54 devlet tıp fakültesinin 46’sı kendi yerleşkesinde eğitim vermekte, 8’inin öğrencileri diğer tıp fakültelerinde eğitim almaktadır. 16 vakıf tıp fakültesinin 10’u öğrenci almakta, öğrenci alanlardan 9’unun eğitimi kendi yerleşkesinde sürmekte iken 1’inin eğitimi bir devlet tıp fakültesinde yapılmaktadır. Öğrenci alan tıp fakültelerinden 9’unun öğrencileri başka bir tıp fakültesinde eğitim almaktadır.
Devlet üniversiteleri tıp fakültesi sayısında artış ile birlikte vakıf üniversitelerinin tıp fakülteleri sayılarındaki artış üzerinde durulması / irdelenmesi gereken bir durumdur. On vakıf üniversitesi yanı sıra kuruluş aşamasında olan 6 vakıf üniversitesi tıp fakültesi vardır. Vakıf üniversitesi tıp fakültelerinin ağırlıkla İstanbul ve Ankara’da kurulduğu dikkat çekmektedir.
Öğrenci sayılarında artış
2010 yılı ÖSYM verilerine göre Türkiye sınırları içerisinde 65, yurtdışında 3 tıp fakültesi öğrenci almaktadır. Tıp fakültelerine alınan öğrenci sayısının 1985 yılına kadar sürekli olarak artırıldığı görülmektedir. Bu sayı en yüksek değeri olan 5.440’a 1985’de ulaşmışken 2007 yılında 4.980 iken 2008 yılı için 6.492 öğrenciye ulaştığı görülmektedir. Artış eğiliminin 2009 ve 2010 yıllarında da sürdüğü izlenmektedir. Öğrenci kontenjanları 2008 yılı için toplam 6.492, 2009 yılı için toplam 7.726 ve 2010 yılı için toplam 8.090 öğrencidir. Türkiye’de 2009-2010 ders yılında tıp fakültelerinde toplam öğrenci sayısı 38.536’dır. 2010 yılı ÖSYM verilerine göre 54 devlet üniversitesi ve 10 vakıf üniversitesi tıp fakültesi öğrenci almaktadır. Yeni üniversitelerden 9’unda tıp fakültesi açılması kararı Bakanlar Kurulu’ndan değişik tarihlerde geçmiştir. Halen 10 tıp fakültesinde eğitim başlamamıştır. Bunlardan 4’ü devlet 6’sı vakıf üniversitesidir. Bu açılacak tıp fakülteleri ile öğrenci sayılarının daha da artacağı öngörülmektedir.
Öğretim üyeleri sayıları
Öğretim üyelerinin akademik ünvanlarına göre 2010 yılında 4.976 profesör, 2.781 doçent ve 2.656 yardımcı doçent olmak üzere toplam 10.413 öğretim üyesinin olduğu görülmektedir. Öğretim üyeleri sayıları incelendiğinde 2010 yılında profesör sayısının 2008 yılına göre %10, doçent sayısının %12, yardımcı doçent sayısının %1 arttığı görülmektedir. Profesör, doçent, yardımcı doçent sayıları 2010 yılında toplamda 2008 yılına göre %8 artmıştır. Öğrenci sayıları 2010 yılı için 38.536 olup 2008 yılına göre %14 artmıştır. Öğretim üyesi, öğrenci sayılarında oransız bu artış dikkat çekici olup özellikle yardımcı doçent sayısında görülen artışın kısa ve orta erimde öğretim üyesi sayılarında önemli eksikliklere yol açacağı ortadadır.
Tıp fakültelerinde bir çok anabilim dalının kurulmadığı, kurulan bir çok anabilim dalında ise doçent ya da profesör bulunmadığı bilinmektedir.
Tıp eğitiminin temelinde büyük sorun
Türkiye tıp fakültelerinde çalışan profesör, doçent, yardımcı doçent ve öğretim görevlilerinin temel bilimler ve klinik (dahili ve cerrahi) bilimler dağılımı incelendiğinde profesörlerin %15,6’sının, doçentlerin %17,7’sinin, yardımcı doçentlerin %15,3’ünün ve öğretim görevlilerinin %24,8’inin temel bilimlerde çalıştığı görülmektedir. Toplamda profesör, doçent, yardımcı doçent ve öğretim görevlilerinin %16,5’i temel bilimlerde görev almaktadır. Türkiye’de öğretim üyeleri (profesör, doçent ve yardımcı doçent) eğitim sorumluluğu değerlendirilirken öğretim üyesi başına düşen toplam öğrenci sayısı temel ve klinik bilimler öğretim üyeleri için 2009-2010 Öğretim Yılı verileri üzerinden temel bilimler öğretim üyeleri için ortalama 22,57 öğrenci, klinik bilimler öğretim üyeleri için ortalama 4,45 öğrencidir.
Temel bilimler öğretim üyesi sayıları klinik bilimlere göre önemli oranlarda düşüktür. Özellikle yeni tıp fakültelerinin açıldığı bir dönemde öğretim üyesi yetiştirilmesi açısından bu oranlar dikkat çekicidir. Yeni açılan ancak eğitici kadroları yapılanmadan öğrenci alan tıp fakültelerinin özellikle temel bilimler dersleri daha önce kurulmuş tıp fakültelerinin eğiticilerine tanımlanmaktadır. Tıp fakültelerinde 1 temel bilimler öğretim üyesine ortalama 22,57 öğrenci düşmektedir. Son yıllarda özellikle tıp fakültelerinin sayısı artarken üniversitelerde diğer sağlık bilimleri fakülteleri (diş hekimliği fakültesi, sağlık bilimleri fakültesi vb.) sayısı da artmaktadır. Temel bilimler öğretim üyeleri tıp fakültesi dersleri yanı sıra üniversitenin diğer sağlık bilimleri fakültelerinin temel bilimler gereksimini de karşılamak zorunda bırakılmaktadır. Üniversite dışı, temel bilimler bölümleri kurulmadan, öğretim üyesi istihdam edilmeden açılmasına izin verilen diğer üniversitelerin tıp fakültelerinin de temel bilimler gereksinimini de karşıladıkları düşünüldüğünde tıp eğitimininde temel tıp eğitimlerinin eğitiminin düzeyi ve ilgili öğretim üyelerinin karşılamak durumunda bırakıldıkları eğitim işlevi son derece olumsuz görünmektedir.
Eğitim dili
Eğitim dili 47 devlet tıp fakültesinde Türkçe, 2 devlet tıp fakültesinde İngilizce’dir. 5 devlet tıp fakültesinde ise hem Türkçe hem de İngilizce eğitim programı vardır. Vakıf tıp fakültelerinin 7’sinin eğitim dili Türkçe, 3’ünün ise İngilizce’dir. Eğitim dili Türkçe olan 6 devlet tıp fakültesi eğitimlerinin %30’u İngilizce yapılmaktadır.
Eğitim modeli
56 tıp fakültesinden 34’ünde (%60,7) karma, 18’inde (%32,1) eğitici merkezli ve 4’ünde (%7,1) öğrenci merkezli eğitim modeli kullanılmaktadır. Müfredat incelendiğinde 47’sinde (%83,9) sistem temelli (entegre), 5’inde (%8,9) disiplin temelli (klasik) ve 3’ünde (%5,3) probleme dayalı müfredat, 1’inde (%1,7) ise entegre ve klasik müfredat uygulandığı bildirilmektedir. Probleme Dayalı Öğretim 30 tıp fakültesinde toplam müfredatın %10’undan azını, 8’inde ise %10-25’ini oluşturduğu görülmektedir.
Tam süre çalışma oranları
12 devlet ve 5 vakıf tıp fakültesinde öğretim üyelerinin %100’ü tam zamanlı çalışmaktadır. Öğretim üyelerinin tamamının tam zamanlı çalışmadığı ancak %80 ve üzeri tam zamanlı çalışan 22 devlet ve 2 vakıf üniversitesi tıp fakültesi vardır. Tam zamanlı çalışma oranı %60’ın altında olan 3 devlet , 1 vakıf üniversitesi tıp fakültesi vardır. Türkiye tıp fakültelerinde çalışan öğretim üyeleri için tam zamanlı çalışma oranı en düşük %39,4 en yüksek %100 olmak üzere ortalaması %81,67’dir.
Hizmeti önceleyen sağlık sistemi eğitime zarar veriyor.
Fakülte öğretim üyelerinin temel görevi eğitimdir. Türkiye’de başta sağlık politikaları olmak üzere özellikle performans uygulamaları öğretim üyelerinin hizmet işlevini eğitim görevinin önüne almaya zorlamaktadır. Araştırma, öğretim üyeleri için akademik yükselme koşulu olarak öne çıkmaktadır. Fakültelerde öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı kadar bir eğitim kurumunda tam zamanlı çalışan öğretim üyesinin sayısı da çok belirleyicidir. Yine özellikle vurgulanmalıdır ki tam zamanlı fakültede olmak, öğretim üyesinin eğitime daha fazla katkı sunduğu, görev aldığı anlamına gelmemektedir. Özellikle klinisyenler için bakılan hasta sayısı, ameliyat edilen olgu sayısı üstlenilen eğitim saatinden daha değerli görülebilmektedir. Bu anlayış, yaklaşım tıp eğitimine uzun erimde ise toplum sağlığına büyük zararlar verecektir.
Tıp fakültelerinde fiziksel ve teknik alt yapı durumu
Eğitim hastanesinin 51 tıp fakültesinde olduğu, 46 tıp fakültesinde hastane acil servisinin bulunduğu bilinmektedir. Hastane binası kendi mülkiyetinde olan 49 tıp fakültesi vardır. Eğitimde 21 tıp fakültesi yapılanmasını tamamlayamadığı için başka hastanelerden yararlanmaktadır.
Tıp fakülteleri kütüphaneleri 31 tıp fakültesinde kampus içinde yer alıp tıp fakültesi ve/ya da benzeri sağlık bilimleri için ortak kullanılmaktadır. 20 tıp fakültesinde kütüphane fakülte kampusü içinde yer alıp merkez kütüphane olarak tıp ve diğer tüm fakülteler için ortak kullanımı için yapılandırılmıştır. Tıp fakültelerinin 10’unda kütüphane tıp fakültesi kampusü dışında yer alıp merkez kütüphane şeklinde tıp ve diğer tüm fakülteler için ortak kullanılmaktadır. Tıp fakültelerinden 3’ünde kütüphane bulunmamaktadır.
Öğrenci kullanımı için bilgisayar laboratuarı 46 tıp fakültesinde bulunmaktadır.
Anatomi laboratuarının 54 tıp fakültesinde olduğu görülmektedir. Kadavra sayısı fakülte başına 1 – 10 arasında değişmektedir. Ayrıcalıklı olarak 1 tıp fakültesinde 21 kadavra olduğu bildirilmiştir. Kadavrası olmayan 10 tıp fakültesi vardır.
Multidisipliner laboratuar kullanımı 37 tıp fakültesinde vardır. Temel bilimler laboratuarının 45 tıp fakültesinde, patoloji laboratuarının ise 44 tıp fakültesinde olduğu görülmektedir.
Mesleksel beceri laboratuvarı 47 tıp fakültesinde vardır. Tıp fakültelerinin 31’inde standart – simule hasta uygulaması olduğu görülmektedir.
“Aile Hekimliği Sistemi” eğitimi olumsuz etkiledi.
Türkiye genelinde yaygınlaştırılmaya çalışılan aile hekimliği sistemi ile sağlık ocakları 2010 yılında kapatılma aşamasına gelmiştir. Öğrencilerin birinci basamak sağlık hizmetlerini yerinde gördükleri, ülkenin sağlık gündemini izledikleri, değerlendirdikleri, farkındalık kazandıkları uygulamalar topluma dayalı eğitimde önemli bir olanaktır. Bir çok tıp fakültesinde aile hekimliğine geçilen illerde öğrenciler birinci basamakta hasta görmemektedirler. Bu durumun en kısa sürede ilgili taraflarca değerlendirilip bu olanağın yeniden öğrencilere sunulması gerekmektedir.
Olumlu çabalar
Son on yılda açılan çok sayıda tıp fakültesine rağmen bunlardan bir kısmı açık bir misyon, yeterli kaynak, yeterli klinik eğitim ve araştırma olanaklarından yoksundur. Tıp eğitiminde son yıllarda çok önemli gelişmeler sağlansa bile hekimlerin bilgi toplumuna hazırlayabilmek için hala reform ve yeniliklere gereksinim vardır.
Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın tıp fakültesi öğretim üyeleri çabalarını sürdürmektedirler. Tıp fakülteleri için sürdürülen bugün için gönüllü olan akreditasyon sürecinin etkileri eğitimi olumlu etkilemesi beklenmektedir. Türkiye’de mezuniyet öncesi tıp eğitiminde 1990’lı yıllarda başlayan çalışmalar 2010 yılına gelindiğinde mezuniyet öncesi tıp eğitimi ulusal standartlarının belirlenmesi sonrası tıp fakültelerinin gönüllü akreditasyon başvurusu ile yeni bir aşamaya gelmiştir. Tıp eğitimi için her açıdan belirlenen olmazsa olmaz temel standartlar tıp fakülteleri için bir değerlendirme olanağı yaratmıştır. Ancak tıp fakültelerinin açılma kriterlerinin de belirlenmesi açılmış tıp fakültelerinin alt yapı, öğretim üyesi eksiklikleri gözetildiğinde bir zorunluluk olarak görülmektedir.
Tıp eğitiminin her aşamasında tıp eğitiminin gerçek öznesi öğrencilerin katılımının sağlanması tıp eğitiminin niteliğinin artmasına önemli katkılar sunacaktır. Ancak son günlerde izlediğimiz olaylar öğrencilere bırakın söz hakkı vermeyi varlıklarından rahatsızlık duyulduğu kaygısını bizlere yaşatmaktadır.
Türk Tabipleri Birliği olarak toplum sağlığını önceleyen bir eğitim programı ile öğrenenlerin merkezde olduğu altyapı sorunlarının en aza indirildiği, eğiticilerin özlük haklarının geliştirildiği bilimsel özerk bir üniversite içerisinde tıp fakültesi yapısı için sorumluluğunun bilincinde olarak gereğini ilgililerle birlikte yapmayı sürdürecektir.
Dr.Rıza METE
Adana-Osmaniye Tabip Odası
Başkanı