Dr. Mehmet Kobaner
Sabit Bedir şiş ayağına baktı, ne yapacaktı. Doktora gitmesi gerekiyordu ancak parası yoktu.Ayağı üç gün önce karısı Afra’nın bedduasından sonra şişmişti. Aslında suç biraz da kendisindeydi. Turfanda sebze üretimiyle geçiniyorlardı. Soğuk şoku bitkinin bol çiçek açması için önemliydi. Ancak don olmamalıydı. Don olduğunda bitkinin üzerlerinin kapanması veya saman yakılması gerekiyordu. Don demek ailenin bir yıl
aç sefil, komşu yardımıyla geçinmesi demekti. Komşular yardım ediyorlardı etmeye de ancak bin dereden su getiriyorlar, kendilerini naza çekiyorlar ve küçümsüyorlardı. Don demek kızların iyi koca bulamaması, oğlanların varlıklı ailelerden kız alamaması demekti. Sait üç gündür uykusuzdu. Gündüz sıcaktan yuyamıyordu. Uykusuzluğun üçüncü gününde sabaha karşı çok uykusu gelmişti annesinin yanına geldiğini
ve yanağını okşayarak ‘Uyu oğlum biraz, bostana ben bakarım’ dediğini duydu. Bu saçmaydı çünkü annesi öleli on yıl olmuştu. Sonra ayağına hızlıca vurulduğunu hissetti. Karısı Afraydı.‘Bostanı dondurdun, bizi açlığa mahkum ettin, boynu devrilesi defol git, gözüm görmesin seni. Dilerim donu görmeyen gözlerin, saman taşımayan ayakları sakatlanır da, sürünürsün.’Sait kendini dağlara vurdu. Aslında evlilik kendine
göre değildi. Annesinin ısrarıyla evlenmişti. Evlilik daha çok çalışmak demekti. Tüm yaşamı boyunca çalışmak zorunda mıydı? Musa dağına çıkışının ikinci günüydü. Dağdaki keklik yumurtaları ve bulduğu palamutlarla karnının doyuruyordu. Ancak karısının laneti tutmuş ve ayağı şişmişti. Gözünü kontrol etti. Çok şükür beddua orayı tutmamış Allah kendine acımıştı. Şiş ayağı nasıl iyileşecekti. Doktorlar vardı. Ancak kendinin parası yoktu. Dağda karşılaştığı bir köylü şişen ayağını görünce ‘ Kızmedina’ya git’ dedi. Parama yok ama.-Biliyorum. Paran olsa Yusuf el Hekime git derdim.‘la yukbel umlet elfidda Kızma Danyan’ Topallayarak Kızmedinanın Mızraklı’daki makamına gitti. Önce kendini Kızma gördü. Asıl adları neydi bilmiyordu. Yumurtalıktan geldikleri söyleniyordu. Bazıları ona Kızma, bazıları Kosman diyorlardı. Kız ayağı gördü. Kardeşim Danyana git ilacını verecek dedi. Medina yarayı şöyle bir gördü odadaki raflardan ilacını al dedi. Sait cebinden çıkardığı üç keklik yumurtasını Medina’ya bıraktı. Hediye kabul etmem ancak
bu yumurtaları bir yaşlı bir kadının tedavisinde kullanacağım dedi. Bu üç yumurtanın iki kardeşin
arasını nasıl bozacağını Sait bilmiyordu. Her ne şekilde olursa olsun hediye kabulü yasaktı. İlacı nasıl bileceğim. O kendini parlayarak ve sallanarak gösterir. İçeri girdiğinde gerçekten bir şişe sallanıyor ve parlıyordu. Ancak kutunun üzerinde yılan zehri yazıyordu. Yılan zehrini kullanamazdı. Sabitı, ölümüm
yılandan olacakmış dedi ve ovadaki bağlardan birine sığındı. Bağda yatarken bir yılan kendini soktu. Sait kaderine razıydı ve ölecekti. Ancak birde ölmediğini ve ayağındaki şişin indiğini gördü. Dostlarımızla mızraklı’da Kızmedinanın türbesinde üçüncü yüzyıldan iki Çukurova’lı hekimin (Cosma ve Damianın) bin yedi yüz yıl sonra Çukurova lı Arap kültürü üzerindeki etkilerini konuştuk.
‘La yukbel umlet elfidda Kızma Danyan’
Kızma ve Danyan’a gümüş vermeyin.